Ligin Boyu Kısaldıkça Ligin boyu her geçen gün kısalıyor. Her geçen hafta gelen iyi sonuçlarla Bursaspor’u Süper Lige biraz daha yaklaştırıyor. Her zaman her fırsatta öne sürdüğüm bir gerçek var: Bu takım Bursaspor gibi oynarsa, bu ligde önünde durabilecek hiçbir takım yok. Yeter ki Bursaspor futbolun gereklerini sahaya yansıtsın ve maçı kazanmayı istesin. Rakiplerini ciddiye alarak sahaya çıkan bir Bursaspor’un zorlanacağı hiçbir maç (en azından bu ligde) söz konusu değildir.
Yozgat maçını ve Yozgatspor’u ciddiye alarak sahaya çıkan Bursaspor bir yarıda işi bitiriverdi. Yozgat ancak beş dakikalık bir direnç gösterebildi. Şimdi, bunları bir övünç vesilesi olarak da görüyor değilim. Oynadığı yirmi dört maçtan yalnızca dört maçı kazanabilmiş Yozgatspor’dan daha fazlasını beklemek biraz da paranoya olurdu doğrusu. Maçın olması gereken doğal seyri ve sonucu buydu. Öyle de oldu.
Maçla ilgili olarak, Yakup Sertkaya ve Serdar Kurtuluş’a ayrı bir parantez açılması gerektiği kanısındayım. Haftalardır değil ilk on bire, on sekize girmekte zorlanan bu iki futbolcu, görev verildiğinde yapabileceklerinin en iyisini sahaya yansıtmışlar ve başarının gelmesinde büyük pay sahibi olmuşlardır. Takıma giremediklerinde bile kendilerini fizik ve moral olarak yüksekte tutarak profesyonelliğin gereklerini kusursuz yerine getiren bu futbolcuları kutluyorum.
İkinci yarının başındaki nispeten daha kolay rakiplerle oynadığımız sekiz maçlık dönem geride kaldı. Bu sekiz maçlık periyodu on beş puanla kapattık. Bu maçlarda alınan on beş puanı başarı olarak tanımlayanlara bir sözüm olmaz. Yalnızca ilk yarıda aynı dönemde yirmi puan topladığımızı hatırlatırım.
Şimdi daha zorlu rakiplerle oynayacağımız bir döneme, ligin son dokuz maçlık dönemine İstanbulspor maçı ile giriyoruz. Bu yıl izleyebildiğim kadarı ile İstanbulspor ciddi bir ekip. Zaman zaman yıldızların öne çıktığı, ama aslında takım oyunu oynayan bir takım. Gerideki savunma bloğu alan daraltarak oynuyor ve oyunu çok geride kabul etmiyor. Bu alan daraltmasının doğal sonucu olarak hücumda çok rahat çoğalabiliyorlar. Bu arada İsmet gibi bir oyuncu ile topu oyuna sokup, Barış gibi topu çok iyi bilen bir oyuncu ile çok etkili ataklar yapıyorlar. Bunun yanı sıra, hücumcular da savunmayı rakip sahanın ortalarından başlatarak savunmanın etkili bir hale gelmesine katkıda bulunuyorlar. Ancak alan daraltarak oynayan takımların zaafı araya atılan uzun toplarda zaman zaman yetersiz kalmaları en büyük eksikleri olarak göze çarpıyor. Ferdi’si, Ersin’i, İsmet’i, Barış’ı, Mehmet’i ile son derce tehlikeli ve ne yaptığını bilen bir ekip. Başlarındaki Şaban Yıldırım ise, Bursaspor’u yakından tanıması ve futbol anlayışı nedeni ile başlı başına bir olgudur. Kenar yönetimimiz maç öncesinde ve sırasında Şaban Yıldırım faktörünü de göz ardı etmemelidir.
Bursaspor, Bursaspor gibi oynarsa bu maçı kazanır.
Artık ligin sonu yaklaşıyor. Tünelin ucundaki ışık artık göründü. Bu andan itibaren, tünelin korku tüneline dönüşmesini istemiyorsak, bugüne kadar sahaya yansıtılanlardan daha fazlasını sahaya yansıtmamız gerek. Futbolcu kalitemiz ortada, takımın gücü ortada. Bunlara kimsenin edebilecek bir tek lafı olamaz. Bundan böyle yapılması gereken, bu kaliteyi ve gücü çok iyi motive ederek sahaya sürmektir.
21.03.2006 00:00:40, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3577
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.