Karışık düşünceler içindeyim. Ne oldu da birdenbire böyle dağılıverdik? Ligin ilk yarısında ligin "en iyi takımı" olduğundan kuşku duymadığımız Bursaspor'a neler oldu? Niye kendimizi böyle olumsuz bir ortamın orta yerinde buluverdik? Taş gibi takımdı Bursaspor. Şimdi ise adeta helva… Dağıldı, dağılacak. Yönetim çatırdadı. Futbolculara bakıyorum, şöyle "helal olsun! Ne top oynuyor ama!" diyeceğimiz bir futbolcu bile yok. Hepsi dökülüyor. Sorumluluk alan yok, yardımlaşan yok, risk alan yok. Yılın başında oynanan İBB kupa maçından bu yana takım bu halde. O maçta takım nasılsa, Ankaragücü maçında da aynı haldeydi. Bir adım dahi ileriye gidemedik. Hep zorlanıyoruz, hep tıkanıyoruz. Bir türlü açılamadık. Adeta sürekli ikinci vitesle gitmeye çalışan bir araba gibiyiz. Hızlanamıyoruz, açılamıyoruz. Böyle gitmeye çalıştıkça da daha fazla enerji harcıyor, daha fazla yoruluyoruz.
Tamam, dokuz maçta yalnızca bir kez yenildik. Ama yalnızca üç maçı kazanabildik. Berabere bitirdiğimiz beş maçın hiçbirinde galibiyete rakipten daha yakın olamadık. Hiçbir rakibimize oyunumuzu kabul ettiremedik. Maçların hiçbir evresinde rakibi kendi sahasına hapsedemedik. Baskı oluşturmaya çalıştığımız her atakta çok tehlikeli karşı ataklarla kalemizde tehlikeler gördük. Duran top silahlarımızı çok az kullanabildik. Sakin kalamadık. Hatalar yaptık. Ligin sıradan takımlarından hiçbir farkımız kalmadı.
Zaten günümüz futbolunda futbolcu kaliteleri birbirinden çok farklı değil. Farkı yaratan futbolcuların arkadaşlık ve moral seviyeleridir. Takım ruhunu oluşturan en önemli unsurlar da bu arkadaşlık ve moral seviyeleri olsa gerek. Ne olduysa oldu, takımdaki arkadaşlık seviyeleri konusunda bir sorun oluştuğu kanısındayım. Geçen yılın bol sinerjili, bol mücadeleci takımı gitti, yerine yardımlaşmayan, mücadele etmeyen bir takım geldi. Bu takım üç aydır da bu halde. Ne yaparsak yapalım bir arpa boyu da yol kat edemiyoruz. Kazandığımız Galatasaray, Sivas ve Buca maçlarında bile içimiz rahat değildi.
Miller ve Altidore gerçekten çok iyi transferler. Takım içinde bu iki futbolcuya bir tepki mi oluştu acaba? Bu iki futbolcunun da katılımıyla daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorduk Ama maalesef daha da geriye gittik. Olmasını hiç istemeyiz ama takım içinde farklı gruplaşmalar mı söz konusu?
Nasıl oluyor da hocamız kolayca ayrılıktan söz edebiliyor. Hoyratça herkesin kendi yoluna gideceğini gündeme getiriyor. Hocamızla gönül bağımız bu kadar mı kırılgan? Bu yolda hepimiz birlikte yürümedik mi? Başarılara uzanırken çekilen zorluklarda kurmadık mı bu gönül bağını ? Bursaspor'un Ertuğrul Sağlam üzerinde hiç mi kredisi yok? Bir yıl daha sözleşmesi varken nasıl bu kadar kolay ayrılıktan söz edebiliyor. Sözleşmesini niye uzatmıyor? Profesyonelliğe her zaman saygı duyarım da… Neyse ötesini sonra konuşuruz.
Geçtiğimiz haftalarda Guus Hiddink'in milli takıma Bursaspor'dan oyuncu almamasını eleştirmiştim. O yazıyı yazdığımdan bu yana Bursaspor'u Hiddink'in gözüyle görmeye çabalıyorum. Ve Hiddink'i haklı görüyorum. Milli takımın hocası ben olsam, bu Bursaspor'dan hiçbir oyuncuyu Milli takıma almam. Sorumluluk alan, inisiyatif kullanan, risk alan, oyunu yönlendiren hiçbir oyuncumuz -maalesef- yok. Durum böyle olunca da yazdıklarımızdan dolayı özür dilemekten başka seçeneğimiz kalmıyor.
Yönetimimizde kavgalar eksik olmuyor. Birileri sürekli şikâyetlerle kulübümüzü zor durumda bırakıyor. Şehrin dinamikleri bu takıma destek yerine kösteklemek için sırada bekliyor. Takım forma reklamı alamıyor. Forma satışları istenen düzeye yaklaşamıyor. Bu yıl stadımızı yeniledik. Kapasitesini arttırdık. Ama bu yıl stadımızın bir kez bile tamamının dolduğunu görmedim. Maraton tribününün açık kaleye yakın yerleri ile kapalı tribünde her maçta boş yerler göze çarpıyor. Buradan hareketle taraftarın da üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getiremediğini söyleyebiliriz.
Yıllarca kümeden düşmeme mücadelesi verirken verdiğimiz destek bile bu yılki destekten çok daha iyi bir yerdeydi. Bugün bu kadar çok eleştirdiğimiz bu takım ligde üçüncü sırada. Yani zirve mücadelesi veriyor. Ne oldu bize? Bir şampiyonlukla üçüncülük mücadelesini beğenmez mi olduk? Her yıl şampiyon olacak değiliz ya. Bu takım en azından tribün desteğini hak etmiyor mu? Yıllar boyu başarısızlığın her çeşidini yaşayan bizler bu takıma niye yeterince destek olmuyoruz? Bursaspor tarihinde kaç kez elli puan barajını geçti de, ligin bitimine sekiz hafta kala elli bir puan toplayan takımın arkasında niye -yeterince- durmuyoruz? Şehir merkezindeki yirmi altı bin kişilik stadı dolduramaz isek, şehir dışındaki kırk üç bin kişilik stadı nasıl dolduracağız?
Yönetimden taraftara dek hepimiz çeşitli hatalar yaptık. Kimse kimseyi suçlamadan, kendi hesabını önce kendine versin. Sezon sonunda da bu hataları oturup hep beraber konuşalım. Ama gün birlik olma zamanı… Şimdi kavganın sırası değil. Şu an avuçlarımızın içinde olan üçüncülüğün değerini bilip ona sahip çıkmalıyız. Ne yapıp edip ligi üçüncü sırada bitirebilmenin çarelerini üretebilmeliyiz.
Yoksa şu an edilecek kavgaların hiç kimseye bir faydası olmaz. Olsa olsa, evdeki bulgurdan oluruz.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 23 Mart 2011
23.03.2011 12:02:37, Tonguç Akkuş
Bu yazı 4623
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.