İşler bu kadar iyi giderken yazı yazmak da çok zor. İşler kötü gitse eleştirir durursunuz. Takım iyi çalışmıyor dersiniz, oyuncu değişiklikleri yanlıştı dersiniz. Hoca sahaya yanlış on bir sürüyor dersiniz.Olumsuz eleştirdikçe de daha çok okunursunuz. Gelen maillerden elektronik posta kutunuz dolar taşar. Ama şimdiki durum emin olun çok kötü. Takım çok iyi, sonuçlar çok iyi. Aksayan noktalar çok az. Her zaman gördüğümüz doğruları yazmaya çalışıyoruz. Ama hal böyle olunca adımız Sağlam'cıya çıktı. Her zaman sağlamcı bir insanımdır. İlk andaki tepkilerimi, hezeyanlarımı önce akıl süzgecinden geçirir öyle yazarım. Fevri ve tepkisel yazılar yazmaktan özenle kaçınırım. Benim sağlamcılığım aslında Sağlam'cılık değildi ama Ertuğrul Sağlam sağ olsun her ikisini bir potada eritiverdi.
Bursasporluluğun onurunu her daim yaşadık, yaşattık. Macunköy'de, Vefa Stadında, Mardin'de, Mersin'de Yozgat'da… Sakarya'da hem galip gelip hem de ikinci ligin yolunu tuttuğumuzda, Macunköy'de Telekom'dan iki tane yiyip buralarda umduğumuzdan daha uzun süre kalacağımız kafamıza dank ettiğinde dahi, onurumuzdan ödün vermemiştik. Kırk puanlık hedeflerle kahrolurken, Bursasporluluk onurumuzu hep yukarılarda tutmaya çalıştık. Dış saha galibiyeti alamadan sezon kapatırken, Bursaspor'un bir gün çok iyi yerlere geleceğini hayal etmeye çalıştık. Bursaspor'un hakettiği yerin bu olmadığının bilincindeydik çünkü. Ama elimizden de bir şey gelmiyordu. O dünlerin birinde de şöyle yazmıştım: "Altın çamura düşmekle değerinden bir şey kaybetmez". Kaybetmez kaybetmesine de ama bu gemi de nasıl yürüyecekti? İki yıl aradan sonra tekrar döndüğümüz Süper Lig'de hep düşmemeye oynadık. Bugün on maçta topladığımız bu yirmi iki puanı, ilk yarı bittiğinde toplayabildiğimizde "Yaşasın bu sene düşmeyeceğiz yine galiba" diyerek sevindik. Çok eski değil, daha geçen yıl, ilk yarıyı yirmi iki puanla kapatmış olduğumuzu anımsatmak isterim. Hani o lige çok iyi bir başlangıç yapıp, ilk altı maçın beşini galip bitirerek bir yere koyamadığımız Bursaspor, ilk yarıyı yirmi iki puanla kapatmıştı. Sizi bilmem, ama ben elime puan cetvelini aldığımda, -alışkanlıktan olsa gerek- gözüm ilk olarak alt sıralara kayıyor. Bilinç altına derinlemesine işlemiş bir başarısızlık kabulü söz konusu yani. Sonra birden hatırlayıp puan cetvelinin en üstlerine bakıp, Bursaspor'umu gururla görüyorum. Bu haftada puan durumunu masamın en görünür yerine iliştirmiş durumdayım. Kafamı her kaldırışımda bu mutlu, güzel gerçeklikle yüzyüze olmak çok hoşuma gidiyor.
Internetteki Bursaspor forum alanlarına giriyorum. (Bir tanesi T.C. Kimlik numarası vermediğim için üyeliğimi iptal etti… Uzun süredir onların forum alanlarına girmiyorum.) Herkes çok mutlu. Ama genellikle hakim olan duygu da şu: Bu rüya nasılsa bitecek. Ve biz o kötü günlere tekrar döneceğiz. Dedim ya işte… Bilinçaltı. Yıllarca süren başarısızlıklar içimize işledi. Psikolojimizi bozdu. Sevincimizi, mutluluğumuz, başarılarımızı dahi doyasıya yaşayamıyoruz.
Bu başarılar, taraftar, yönetim, takım ekseninde bir kenetlenme ortaya çıkardı. Nedendir bilinmez: Takıma, teknik yönetime büyük destek verilirken, İbrahim Yazıcı'nın şahsında yönetime gerekli destek verilmiyor. Bunca başarı yaşanırken, İbrahim Yazıcı olabildiğince görmezden gelinmeye çalışılıyor. Sürekli olarak "Yapsın da görelim" deniyor. Bir şeyler yaptığında da onun katkısı azımsanıveriyor. Bunca yıldan sonra bu başarıları vaad ederek yönetime gelen bu kişiye haksızlık yapıldığı kanısındayım. Sevmeyebilirsiniz, hoşlanmayabilirsiniz: Ama yapılanları da görmezden gelemezsiniz. Tamam, başarıyı ortaya çıkaran, gecesini gündüzüne katan bir teknik heyet ve çok özverili ve karakterli bir futbolcular topluluğu var. Ama bu insanları biraraya getiren "iradeyi" de görmezden gelmek de çok büyük bir haksızlık olmuyor mu?
Bir de "Kent dinamikleri" konusu var ki artık iyice can sıkmaya başladı. Bunlardan dinamik minamik olmaz. Olsa olsa dinamit olur. Onlara artık "Kent Dinamitleri" desek daha doğru bir iş yapmış oluruz.
Şimdi bu yazıyı okuyup Sağlam'cılığımın yanına Yazıcı'cılık yaftasını da yapıştırmayın. Sağlam'cı da değilim, Yazıcı'cı da değilim. Sadece, başarıları görüp bu başarının mimarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini, dilim döndüğünce yazmaya çalışıyorum. Bugün başarıları onlar getirdiği için onları takdir ediyorum. Yarın başkaları daha başarılı olsunlar, onları da yazarım. Ne Sağlam ile ne de Yazıcı ile şahsen tanışmışlığım yok. Benimkisi yalnızca Bursaspor'un izlediği yolun ne kadar doğru bir yol olduğu ile ilintili.
Korkmayın! Başarılarımız bu sezon arkası kesilmeden sezon boyu sürecektir. Önümüzdeki yıl Avrupa'ya giden takımlardan biri Bursaspor olacaktır. Bu umudun peşinde hep birlikte koşmaya hazır olalım lütfen… Ah bir de "Kent Dinamikleri" gerçekten "Dinamik" olsa…
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 26 Ekim 2009
26.10.2009 17:42:14, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3917
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.