Bursa - Ankara kardeşliğine yakışanı da zaten buydu. Ankaragücü ve Bursaspor camiaları onurlarına son derece düşkün camialardır. Her iki camia da boyunlarında “şikeci” yaftası taşımazlar. Sonsuza dek kardeş kalacak bu iki kulüp, sporun ruhuna ters gelecek hiçbir yaklaşım içinde olamaz. Sahada verilecek mücadele, kimin neye, ne kadar ihtiyacı olduğu ile asla ilgili değildir. Sahada sportif bir mücadele verilir ve bu mücadelenin tek bir amacı vardır: Kazanmak!
Geçmişte de böyleydi; bundan sonra da böyle olacaktır. Maçtan önce “Bursaspor Ankaragücü maçı mercek altına alınmalıdır” diyenleri asıl şimdi görmek istiyorum. Burunlarına kadar pisliğin içinde kalmış insanların Bursaspor- Ankaragücü maçına ilişkin yaptıkları yorumlar çok can sıkıcıydı. Şimdi bakıyorum ama onları göremiyorum. O merceği onların üzerine mi tutmak gerek acaba? Bu kadar mı küçükler gerçekten? “Öyle demiştin ama bak böyle oldu. Ne diyorsun ?” diye sormak istiyorum. Ama ortalıkta kimseyi göremiyorum. Herhalde fistanlarını sürüyüp gittiler. Biz de onlara diyelim ki:
Yürü yavrum Yürü! Fistanını Sürü!
Bizim kitabımızda öyle şeyler yazmaz. Biz futbolu sahada oynarız. Ligin son maçında, hocasıyla anlaştığın takıma güle oynaya yenilirken “Bursa kümeye!” diye bağıranları unutmayız. Herkesi kendiniz gibi bilmeniz çok doğal. Ama biz sizin gibi değiliz!
Ankaragüçlü kardeşlerimizi de anlayışla karşılıyorum. Maçı kaybetmenin verdiği sıkıntı ve üzüntü nedeniyle olan bazı tatsızlıkları hoşgörü ile karşılamak bizim görevimizdir. Ankaragüçlüler ve Bursasporlular olarak biz böyle bir kardeşliği oluşturmak için çok emek sarfettik. Bundan böyle daha da çok emek sarfederiz. Biz Ankaragüçlü kardeşlerimizin ve bu kardeşliğin kıymetini hep bildik ve bu dostluğu onurla taşımaya devam edeceğiz.
Dün Gençlerbirliği-Konyaspor maçını izlemeye gittim. Maçı izledikten sonraki görüşüm de şudur: Konyaspor dururken Ankaragücü düşmez. Yıllardır futbol izlerim. Sahaya bu kadar gol atmamak için çıkan bir takım daha görmedim. Konyaspor’un bir tek oyun planı vardı, o da gol yememek üzerineydi. O kadar da gol yememek üzerine kurulu bir plandı ki bu, gol yedikten sonra bile gol yememek için strateji geliştirdiler. Düşünün şimdi: Gençlerbirliği 1-0 önde ve Konyaspor oyuncu değişikliği yapıyor: Serhat Akın çıkıyor yerine İsmail Güldüren giriyor. Konyaspor bu stratejiyi uygulamakta başarılı oldu ve maç (1-0) Gençlerbirliği’nin galibiyeti ile bitti. Ben de merak ettim: Giray Bulak Konyaspor’un antrenörlüğünü yapmak için bir de para mı alıyor? Konyaspor böyle bir hocaya para ödüyorsa, yazık ona ödenen paralara.
Öyle önemli bir aşamaya geldik, ki artık alınan her galibiyetin bir galibiyetten öte anlamı var. Herkes beşinciliği dillendiriyor ama ben "dördüncülük bile olabilir" düşüncesindeyim. Bu ideal peşinde koşarken en büyük şansımız da, kaybedecek hiçbir şeyimizin olmaması. Kazanacağımız, elde edeceğimiz çok şey var. Ama kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.
Beşiktaş maçı mı? Neden olmasın?
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 13 Nisan 2009