Hikmet Şahin Koca Şehri Meydan Palavrası ile Uyutmaya Çalışıyor |
Havludan sonra bir de ‘avlu`muz oldu...
Yaklaşan genel seçimde kamuoyu araştırmaları, AK Parti`nin sandıktan yine birinci parti çıkacağını gösteriyor. Ama bu zafer, Erdoğan`ı yine tek başına iktidara taşır mı? Çankaya seçimi sürecinin peşisıra ortaya çıkan bulanık, belirsiz ve gergin ortam 22 Temmuz`da neye dönüşür? Şehit cenazeleri üzerinden siyaset, kamuoyunda nasıl yankı bulur, Kuzey Irak`a operasyon ihtimali, asker-hükümet uyuşmazlığı, gerilim perdesini ne kadar daha kalınlaştırır? Bu basık havada huzurlu seçim ne derece sağlıklı? Ve ihtimal dahilinde, bu seçim yapılır mı, 22 Temmuz acaba gerçekten sandık günü mü?
Demokrasinin yüceliğine sadakatten ve sağduyunun zaferine inançtan yola çıkıp, 22 Temmuz`da daha güzel günler dileyerek Bursa`ya dönersek... Hikmet Şahin, Erdoğan`ın yelkenlerini şişirdiği rüzgarla konduğu başkanlık koltuğunda, Bursa`dan kopuk, dediğim dedik bir edayla ‘hüküm` sürüyor. Yerel Meclis`teki sayısal çoğunluğun ve merkezi yönetimden aldığı gücün kibiriyle... Onun yapması gerekeni Şemsettin Şen yapıyor. Atatürk Stadı`nı yıkacak, yerine plazalar, alışveriş merkezleri konduracak, stadyumu da Buttim`e dikecek. Planı bu. Ama kimseye sormuyor, mumla aradığımız eski başkanlara, ilgili oda, dernek ve kurumlara, kişilere ‘ne düşünürsünüz` diye sormuyor, ortak akıl, uzlaşı aramıyor. Kim soruyor, OLAY TV`de Şemsettin Şen... Bursa`yı alışveriş kompleksleri diyarına, modern adı altında ucube beton yığınlarına çevirme gayretine Bursa bir ağızdan hayır diyor. Ama başkan, oylarıyla aldığı makamı bir ‘inat müessesesine` çevirmiş çoktan. Ne nuh diyor ne peygamber, yaşasın alışveriş kardeşliği... *** Başkan`ın, dünyanın 8. harikası olmaya aday ‘dikine` kent meydanı planına gelince... Ne diyor eleştirilere, ‘Kent meydanı etrafı çevrili avlu demektir...` Hay bin yaşayın, Bursa havlusundan sonra bir de ‘avlusuna` kavuşacak sonunda... Meydancık`a kavuşacak, gerçi bir Meydancık var Bursa`da ama olsun..... Ve ne diyor Başkan, engin yurtdışı bilgisi ve kent mimarisi uzmanlığı ışığında, ‘New York`taki Times Square, Venedik`teki San Marco, İspanya`da Plaza da Mayor ve Katalonya, Londra`da Trafalgar... Hepsinin etrafında yapılar var` diyor. Sayın Şahin, siz buna itiraz ettiğimizi nereden çıkardınız? Elbette etrafında yapı olacak, olmasa ova olur zaten... Ayrıca, siz bu meydanların kaçını gördünüz de ‘Bursa Avlusu` ile kıyaslıyorsunuz? New York Times Square: Sanat merkezi, kentin kalbi. dev ekranlardan 24 saat reklam akan, neonlarla ışıldayan, uyku bilmez meydan. Dünya markalarının dev mağazaları, Brodway sahneleri bir arada. Her yılbaşı, 90 saniyeliğine 1 milyon kişi toplanır burada. Daha yeni yüzbinlerce savaş karşıtını ağırladı. Her sabah çöpçüler 113 ton çöpü saatlerce uğraşıp 12 bin torbaya doldurur. Aynı Santral Garaj`daki meydan, benzerlik bu kadar olur. Trafalgar: Ünlü amiral Nelson`un heykeli ve çifte havuzuyla, arkasında Buckigham sarayı, St. Mantin`s the Fields Kilisesi, Big Ben kulesiyle Londra`nın ta kendisi. ABD`nin Irak işgali sırasında 400 bin gösterici ağırladı. İşçi eylemlerinin merkezi. Alışveriş merkezi neresinde, gören yok... Katalonya Meydanı: Barcelona`nın simgesi. ‘Cartier Gotique` olarak da anılır. Sayısız bulvarın ve sokağın açıldığı, sanat ve eylem mekanı, kentin buluşma noktası. Çevresinde elbette yapılar var ama tıpkı diğerleri gibi bu meydan da tek katlı. Concorde Meydanı: Başkan`ın listesinde olmasa da, biz yazalım. 1789 dahil iki devrime, beş cumhuriyete, Nazi işgaline, 1945 özgürlüğüne, 68 gençlik hareketine tanıklık etmiş 300 yıllık bir simge. Atina`daki Kızılay`ı andıran Omoniada (Bağımsızlık) ve Ulus`a benzeyen Syntugma (Anayasa) meydanları, Meksika`daki Anayasa Meydanı, Lizbon`da halka ve rarihe mal olmuş Rossio Meydanı, Budapeşte`nin atardamarı olan Özgürlük Meydanı... Azadi Meydanı, Kızıl Meydan, Brandenburg, Tiananmen.... *** Sayın başkan, her biri ülkenin hüzün, coşku öykülerini, işgal, isyan ve bağımsızlık tarihini yansıtan, birlik ruhunu hala canlı tutan, mimarisini, ülke ya da kent dokusunu ısrarla yaşatan, kentlere ülkelere malolmuş, sembol olmuş meydanlar bunlar... Hangisinde alışveriş merkezinin fotoselli kapısından ‘avluya` çıkılıyor, hangisinin altında otopark var, hangisi dört katlı?.. Ha siz zaten itiraf ediyorsanız, meydan değil avlu diye, ona sözüm de olmaz itirazım da... Üstelik bir avlu için birbirimizi kırmaya da değmez. Ama lütfen, koca şehri ‘meydan` palavrasıyla uyutmaya kalkmayın...
Gürsel Bayraktutan - Olay Gazetesi
gbayraktutan@olaygazetesi.com.tr
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 3235 kez okunmuştur.
|