Bursaspor yönetimlerinde gelen gideni arattı |
Şampiyonluğun ardından her geçen yıl kan kaybeden Bursaspor’da yönetim bazında gelişimin nasıl olduğunu Bursalı gazeteci Tolgay Ataokay yazdı.
Türkiye kulüpler bazında iki efsanevi başarıya şahitlik etti…
Biri Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı müzesine götürmesiydi…
İkincisi de Bursaspor’un şampiyonluğu…
Bu iki başarı da endüstriyel futbol sahne aldıktan sonra ‘olmaz’ denilen olgulardı…
Ve iki başarı da kulüpler tarafından gerekli şekilde fırsata çevrilemedi…
Galatasaray’ı burada bırakıp, Bursaspor ile devam edelim…
Açık ve net söylemek gerekirse sadece Bursa’da değil tüm Türkiye’de şampiyonluk için büyük bir inanç olmasına karşın, ‘Bu oyun bozulmaz, Fenerbahçe şampiyon olur’ düşüncesi hakimdi…
Kimse şampiyonluğu beklemiyordu, bu başarının ardından nasıl bir tutum sergileneceğinin de farkında değillerdi…
Yine de hem içeriden hem de dışarıdan birçok unsurla adeta savaşmak zorunda kaldı Bursaspor yönetimi…
2009/10 sezonunda Diyarbakır hariç bütün ülkede Bursaspor’a karşı büyük bir sempati vardı…
Ancak bir sonraki yıl takım Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmesine karşın reklam alınamadı, kadro kurma konusunda cesur hamleler yapılamadı açıkçası bu sempati sevgiye dönüştürülemedi…
Forma reklamı olmadan Devler Ligi’ndeydi yeşil-beyazlılar…
Sebebi hem merhum başkan İbrahim Yazıcı’nın yüksek rakam istemesi, hem de özellikle Bursalı firmaların şehrin takımına sahip çıkmamasıydı…
Birçok Bursalı ve ulusal firma da Bursaspor’a reklam vermeyi kabul etmedi ya da istemedi…
Transferde yapılan yanlış seçimler de kulübün kasasından bilinçsizce para çıkmasına sebep oldu…
Bursaspor Şampiyonlar Ligi’nde forvet hattında Nunez ile mücadele verirken, sezon arasında takıma Kenny Miller ve Jozy Altidore gibi yıldızlar katıldı…
Yani iş işten geçtikten sonra sportif başarı için hamleler gerçekleşti…
Her sezon Avrupa Kupaları öncesi yapılamayan transferler, görüşülen ama sonuca varılamayan futbolcular ve sonunda Avrupa Ligi’nde hüsran…
Burada Bursaspor’un şampiyon takım apoletini takması ancak diğer şampiyon kulüpler kadar büyük bütçeye sahip olmaması da önemli rol oynadı…
Herhangi bir takıma önerilen futbolcu, Bursaspor’a iki katı fiyata teklif ediliyordu…
Örnek vermek gerekirse Pierre Webo, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden önce Bursaspor’a 1 milyon avro imza parasına önerildi. Ancak İstanbul ekibinden bu imza parası alınmadı…
Bursaspor da 1 milyon avro vermemek adına adı sanı duyulmayan Teteh Bangura’ya 2,8 milyon avro bonservis bedeli ödedi…
Şimdi Sierra Leoneli futbolcu İsrail’de Beitar Jerusalem takımında kiralık oynuyor, Webo ise herkesin bildiği gibi Fenerbahçe’de…
Bursasporlu birçok kişi transferlerin zamanında yapılamaması sebebiyle merhum İbrahim Yazıcı ve yönetimine ateş püskürmüştü…
Ancak şu anda gelinen noktada geçmiş yönetimden çok daha fazla destek gören Erkan Körüstan yönetimi, geleceğe yönelik olmayan transferler yaptı, refleksle verilen kararlar aldı…
Son Batalla kararı ve konunun buralara kadar gelmesi sadece 1 örnek…
Yazıcı yönetiminin inşa ettiği sistemi bozup yenisini kurmak isteyen Körüstan yönetimi, maaşlı çalışanları atama konusunda belirli bir zümreye bağlı kalınca yarım kalan hamleler yaptı…
Geçmiş yönetim Bursaspor’u şampiyon yaptı, Bursaspor TV’yi açtı, bir kısma karşı direnç gösterdi, kurumsallaşma adına önemli hamlelere imza atmaya çalıştı…
Ve açıkça söylemek gerekirse İbrahim Yazıcı yönetimi çok eleştirilse de gelen gideni arattı…
Şu anda kulüp içerisindeki eş-dost atamalarına, gelecek düşünülmeden yapılan transferlere, sıralamadaki duruma ve her şeyden önce tesis içerisindeki mutsuzluğa bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız…
Yazan: Tolgay Ataokay tolgay.ataokay78@gmail.com | 29.11.2013
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 2811 kez okunmuştur.
|