 Stadımız yok ama çok şükür inandığımız ilkeli/dürüst bir hoca, Bursa’nın başını dik tutan bir takım ve yıllar sonra süper ligde kovaladığımız adam gibi bir hedef var. 16 ay öncesini bir düşünün ve nereden nereye geldiğimize bir bakın...
***
Bülent Korkmaz, Sağlam kadar olmasa da ses getiren bir hoca transferiydi ve oyunculuğu sırasında hafızalarda bıraktığı hırslı karakterinin albenisiyle birlikte, giydiği yeşil beyaz kıyafetler ve iddialı sözleriyle de Bursa’da sinerji yaratmıştı.
***
Sonra...
Cisse, Mbesuma ve Jason Lee’yi getirdi, Kürşat ısrarından kentin ortak öfkesi nedeniyle vazgeçti.
Iskartaya ayırdığı, hatta ‘satın bunu’ dediği Volkan Şen’i onun gazabından o günün altyapı koordinatörü Adnan Örnek’in koruduğunu ve kulüpte kalmasını sağladığını çok kişi bilmez.
Hasan Yiğit ve Frasineanu’nun biletleri de o dönem kesilmişti.
***
Sonra...
Göz göre göre, Bursa sevmediği/inanmadığı/itiraz ettiği halde Samet Aybaba faciası yaşandı.
O dönemi hatırlatıp canınızı sıkmak istemediğimden, yediği haltları yazmaya gerek görmüyorum.
***
Son bomba Güvenç Kurtar’dı...
Kafadaki kayış boşa dönmekte olduğundan, gerek ‘duruşu’ gerek beyanatlarıyla çok komik durumlara düşmüştü ama bizim gülmeye mecalimiz yoktu.
‘Elimden gelse bir kaşık suda boğarım’ dediği Sercan Yıldırım için bir imha planı yaptıysa bile, ömrü vefa etmedi.
***
Son 16 ay, ömründen ömür gitti taraftarın...
İşte o dönemde, tam tarihiyle 18 Aralık 2007 tarihinde yayınlanan Salı Yazısı’nda içimdeki isyanı şu sözlerle dile getirmiş, yeni alevlenen stat tartışmalarının üstüne basmak suretiyle şu sözleri kaleme almıştım...
***
...Ben vazgeçtim, stat istemiyorum.
Alttan ısıtmalı, üstten kapatmalı olmasın.
Locası da olmasın Bursaspor’un, ama ne istediğini bilen hocası olsun
Restoranın’da Fransız yemekleri yerken stadın, yeşil sahasında Fransa orijinli İbrahim Dağaşan’ı, Rumen Pancu’yu, Makedon Sumulikoski’yi izlemek zorunda bırakılacaksak eğer
Ömer Aysan’ı, Veli’yi ağızlarıyla tutacakları ‘kuş’ için bekleyeceksek
Yerin dibine batsın yeni stat!
Üniformalı kapıcısı olacağına stadın, bize maç kurtaracak kalecimiz olsun.
Ben vazgeçtim
Yeni bir stat değil, yeni bir takım, yeni bir heyecan, yeni bir hedef istiyorum.
Formasına, taraftarına, camiasına saygılı bir futbolcu kadrosu istiyorum.
Sevenlerinin başını yenilse bile dik tutacak bir Bursaspor istiyorum.
Varsın bozuk olsun turnikeler; içine girerken eziyet çeksem de stadın, dışarı çıkarken yüzüm hep gülsün istiyorum.
Işıkları yanmasa da eski stadın, içimdeki karanlığı aydınlatacak bir takım istiyorum.
Lüks koltuklara oturmasak ne olur, yapın adam gibi bir takım, 90 dakikayı taş üstünde ya da ayakta izlemek istiyorum.
Alın yeni stadı başınıza çalın
Bize sevincimizi, unuttuğumuz zafer şarkılarını ve yeşil beyaz formanın onurunu her şeyden üstte tutacak takımımızı geri verin...
***
Stadımız yok ama çok şükür inandığımız ilkeli/dürüst bir hoca, Bursa’nın başını dik tutan bir takım ve yıllar sonra süper ligde kovaladığımız adam gibi bir hedef var.
Bunlar az şey mi?
***
Bu durum, başta teknik adam olmak üzere, yönetimin ve taraftarın misyonlarına farklı sorumluluklar yüklüyor.
Biz, ağzımızda bir parmak balla bir ömür geçirecek insanlar değiliz.
Biz, bu sene yaşadığımız UEFA heyecanıyla on yıl daha idare etmesini bilecek makul/mecnun insanlar olmaktan çıktık artık.
Biz, dibe vurduktan sonra yaptığımız bu hoş/müthiş sıçramanın neticesinde, başımızın değdiği bu üstlerde bir yerde artık tutunmak ve hep orada kalmak istiyor, bunun için ne gerekiyorsa yapılmasını bekliyoruz.
***
Yapılacaklar ve bunları kimlerin yapacağı belli.
Sadece tüzük istiyor diye değil, daha güvenilir, olanakları daha geniş, daha sözü dinlenir, daha yaratıcı, daha karizmatik ve daha tuttuğunu koparan bir yönetim oluşturabilmek için kongre şart. Hem de hiç gecikmeden, hiç afra/tafra yapmadan, koşullar öne sürmeden ve hiç kimseden çekinmeden bu kararı alabilmeli Başkan Yazıcı.
***
Elinde Ertuğrul Sağlam gibi bir ‘joker’ varsa, üstelik bu sezon olduğu gibi şahane bir ritm yakalamışsan, elden bitiksin demektir ve istediğin her an kağıtlarını açabilme özgürlüğün vardır.
***
Şimdi sağda solda konuşulan şu; Yazıcı’nın yönetimi yenileme hevesi var ama kongrenin karşısına ‘işte benim ekibim’ diye çıkabileceği 14 yönetici bulma şansı sıfır.
Bursa’da estirilen hava bu...
***
‘Doğru mu Başkan’ diye sormak, kesin fikrinin ne olduğunu öğrenmek ve neyi beklediğini izah etmesini istemek her Bursasporlu’nun en doğal hakkıdır.
Bunları başkana bire bir soracak kadar iyidir münasebetim ama mesele o değil. Mesele; Bursaspor söz konusu olunca insanlar neden sadece ‘transfere kaç para harcadın’ diye sorar, başka merak edilen mevzu yokmuş gibi.
Kulübün hocası üslubunu hiç bozmadan, her fırsatta ekonomik sıkıntıları dile getiriyorken...
Yeni sezon için transfer görüşmeleri yaptığını, ancak belirledikleri oyunculara peşinat verilmesi gerektiğini vurgularken...
"Eğer bana güvenen bu taraftarı tatmin edecek bir takım oluşturamazsam burada durmamın gereği kalmaz" diyerek artık açık açık konuşurken, hiç mi merak edip sormaz insan, ‘kardeşim ne olacak bu kulübün hali’ diye?
Varsa yoksa "Brezilyalılar için kaç para batırdık?"
***
Taraftar bile özel uçak organizasyonuna heves ederken, koca takım Trabzon’a neden tarifeli uçuyor, hiç merak eden yok mu?
Benimki de soru, neden olsun ki?
Bu kulüp İbrahim Yazıcı’nın malı (!) değil mi, o çıksın işin içinden.
Batacaksa onunla batsın hesabı...
Yerim ben atıp tutarken mangalda kül bırakmayan çakma Bursalılar’ı.
Geçen FİNAL’de söyledim, burada tekrar ediyorum;
Herkes Bursaspor’un kendisini için ne anlam ifade ettiğini yüreklice söyleyebilmeli.
"Bana ne kardeşim Bursaspor’dan" diyen varlıklı bir kişi çıksın, alnından öperim.
Bursaspor’la ilgili görünüp, bırak taşın altına el sokmayı, taşın 100 metre yanına yaklaşmayanlar o kadar çok ki!
Takımın hocası bile ‘yardım edin’ derken, kılı kıpırdamayan kim varsa, bilin ki onlaradır bu sözüm.
Fena fikir değil...
Okurumuz Dr. Ahmet Okan mail göndermiş ve yüzde yüz katıldığım, sanırım yönetimin de dikkate alacağı bir öneride bulunmuş;
"Bir cumartesi günü store’da adıma forma bastırıyordum. Malum 30 dakika kadar bekledim. Bu sırada Bursaspor’un da maçı oynanmaktaydı. Orada bulunduğum süre içinde en az 15-20 kişi skoru sormak için içeri girdi. O anda, store’lar başta olmak üzere, kentin muhtelif yerlerine (Heykel, Altıparmak, Uzun Çarşı vb.) skorboard’lar konmak suretiyle sonucun canlı olarak verilebileceği, bu sayede kente farklı bir hava kazandırılacağı aklıma geldi. Bursa şehrinin takımının Bursaspor olduğunu da taraftar olan/olmayan herkese ilan etmiş oluruz."
Dediğim gibi güzel fikir... Bursaspor yönetimi ya da iyi bir Bursasporlu olduğunu hepimizin bildiği Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin bu öneriye sıcak bakacağını düşünüyorum.
Suat Paçacı - Olay Gazetesi 12.05.2009
Facebook'ta paylaş
Bu haber 2517 kez okunmuştur.
|
