Biz acıyı da, tatlıyı da tattık, sıra G.Saray’da |
Daha önce yazdıklarım bir bir çıkıyor. "Hagi bizi yakmıştı, Galatasaray da düşer mi?" demiştim Rumen hoca giderken. Kargaşa içine giren Cimbom'daki tehlike sinyallerini ilk ben vermiştim. İstanbul takımlarının taraftarları ve yazarları bana çok kızar. Galatasaraylılar da büyük tepki göstermişlerdi: "Büyük bir takıma böyle dil uzatamazsın" diye. Aradan 2 maç geçti. Galatasaray Antalya'ya da, Trabzon'a da yenildi. Şimdi hepsinin eli ayağı titremeye başladı. Bırakın taraftarı, yazarı, futbolcusunda bile yürek selanik. Kaptan Arda Turan, takımdaki Türk futbolcularla sabaha kadar süren bir toplantı yapmış. Ellerinde fikstür, puan cetveli."Durum vahim, kötü bir şey olursa tarih boyunca, sokağa bile çıkamayız" demişler. Dipten kurtulmanın yollarını aramışlar. Bu duruma sevinmek için yazmıyorum bunları. Sadece Lig'e denge gelmesine seviniyorum. Daha önce Bursaspor alt sıralarda dolaşırken, İstanbul takımları, taraftarları ve yazarları neler neler yapmıştı bize. Unutmak mümkün mü? Bu işler sıra ile. Biz şampiyonluk zevkini de tattık. Şimdi onlar biraz da düşme-kalma eziyetinin tadına bir baksınlar. Fenerbahçe 80-81 sezonunda averaj ile kümede kalırken bu acıyı diline değdirmişti. Şimdi sıra Galatasaray'da. Bu hayat hep ballı börekli geçmez.
SON KALE DE DÜŞTÜ Erman Toroğlu, Ahmet Çakar'lı programların kavga ve tantanadan başka bir şey vermediğini, yarar değil zarar getirdiğini de yazmıştım. Alın işte, geçen akşam bir rezalet yaşandı. Toroğlu, Çakar ve Reha Muhtar canlı yayın "Son kale"de birbirlerine girdiler ve program yarıda kaldı. Eskişehir-Fenerbahçe maçında Bülent Uygun'un ve Es-Es'in maça asılmadığı iddiası ortaya atılırken telefonla bağlanan ve sert bir çıkış yapan Uygun'a "Soruyu ben sorarım" kavgası çıktı aralarında. Bunun üzerine program kesiliverdi ve film başladı. "Değerlendirme-bilgilendirme"den ziyade kavgaya dayalı bir reyting kapma mücadelesinin ortaya konduğu bu programın böyle sonuçlanacağı zaten belliydi. Türk spor kamuoyunun abuk sabuk konuşma ve sürtüşmelere değil, eğitime ve bilgiye ihtiyacı var. Bu toplum zaten kavgayı çok iyi biliyor ve uyguluyor. Onun için Lig TV'ye Markus'u getirdiğinden dolayı bir değil yüzonbir kere teşekkür etmek lazım. Adam, bilgili, bilinçli, insana değer veren, sporu spor olarak gören, kavgaya asla yer vermeyen bir Alman. Değerlendirme yaparken, eğitimi ile de iz bırakıyor. Dileriz, Toroğlu, Çakar ve Muhtar gibilerine bir daha programlarda görev verilmez de ekranlar biraz sakin kalır.
Mustafa Tunçakın Bursa Hakimiyet Gazetesi 13.04.2011 yazısı
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 2543 kez okunmuştur.
|