Suat Paçacı yazdı "Tehlike Çanları" |
Bu işi doğu-batı ayrımcılığına, Bursa`da doğan-doğmayan farklılığına taşıma gayreti var. Kentin ortak dokusunu, düşmanlık yaratarak paramparça etme gayreti var. Bunun altından kimse kalkamaz. Yaygın medyanın Anadolu takımlarına sırtını dönmesi gücümüze giderdi... Fener, G.Saray, BJK haberleriyle dolu spor sayfalarında yer bulamıyor olmaktan üzüntü duyardık. Hadi gözümüz aydın. Spor sayfalarına giremedik ama... Üçüncü sayfa haberi olmayı başardık.
***
Kız vermeyi geçtik... Evini kiraya verirken bile, ailenin kaç çocuklu olmasından tutun da, ne iş yaptığına, giyim kuşamına dek her şeyin muhasebesini yaparsın... Ve hatta depozito/peşinat gibi unsurlarla gayrimenkulünü garantiye alırsın da... Bu kentin en önemli ortak değerlerinden biri kabul edilen Bursaspor`u teslim etmeden önce sormaz mı adam; Sen kimsin kardeşim, ne yer ne içersin? Kazancın iyi midir? Kötü alışkanlıkların var mı? Hırlı mısın, kahırlı mı? İçip içip dağıtır mısın? Bunu kimler soracak? Kongre üyeleri mi dediniz... Hayır... Onlar, başkaları sorduktan sonra kararı verecek.. Soracak olanlar, isminin önünde ‘Bursaspor` ibaresi olan kişi ve kuruluşlardır. ‘Futbolun patronu benim` diyenlerdir. Bursa futboluna yön verenlerdir. İsminin önünde ‘spor` ya da ‘Bursaspor` olan herkesin bir sorusu olmalıydı, ‘ben bu göreve tabilim` diyenlere. Medyanın da olmalıydı... Bundan önce oluyordu da. Bu dönem olmadı. Niye olmadı peki? Bursa`da kesin bir yargı oluştu da ondan. Aday`a sorsan bir dert, sormasan başka dert. Yaptın bir haber diyelim, verdin yayına; diğer tarafın adamı oluverirsin. Diğeri için yaparsın bir yorum, öbürünün yanında olmakla suçlanırsın. Birinin adamı, diğerinin düşmanısındır bu kentin sokaklarında. Bizim millet, meraklıdır komplo teorisi yazmaya. İşte bu sakat düşünce, en azından bu dönem kendini meşgul edecek başka bir eğlence bulsun diye, ne mesafeyi bozduk, ne duruşu. Sonuç... İsminin önünde ‘spor` ya da ‘Bursaspor` olanlar, kongrenin kaderini belirlediler. Pireye kızıp yorgan yakanlar mı ararsın, ‘vay sen bana yan baktın` diyenler mi? Delegeyi tek tek arayıp, yönlendirenler de oldu. Yine sonuç... Bakın şimdi biri bile yok ortalıkta. Daha önceki dönemlerde kent gündeminin bir yerine tutunabilme marifetini en olmadık zamanlarda bile gösterenler, şimdi kafalarını kuma sokmuş, bekleşiyorlar. Ne olacağını kestiremiyorlar. Koca Divan bile düne kadar sus pus izliyordu.. Nerede Bursa futbolunun patronları? Yoklar... Evde yoklar...
***
Neredesin ASKF, Profesyonel Futbolcular Derneği, Hakemler, Gözlemciler, Futbol Adamları Derneği? Yönetim paramparça... Tehditler, küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. İşin içine polis girmiş, jandarma girmiş. İşin içine parayla yönlendirilenler girmiş. Bu hava, zaten onların en sevdiği hava. Neredesiniz, maratondaki sessiz çoğunluk, kapalı tribündeki akil adamlar, kale arkasının onurlu insanları? Bursaspor, tarihinin en darmadağın, en hayret verici bölünüşünü, kavgasını yaşarken, kulüp uçuruma doğru göz göre göre yuvarlanıyorken... Bu kulübe emeği geçmiş başkanlar nerdesiniz? Kenti yönetenler nerdesiniz? Yönetim birbirini yiyor... Her gün iki ayrı cepheden, akıl almaz iddialar, suçlamalar ortaya atılıyor. Şaşırtıcı bir sessizlik ve tuhaf bir bekleyiş var. Hakim düşünce ‘yesinler birbirlerini`... Neredesin Cemiyet, ASGD, TSYD? Bu kentte görev yapan gazetecilerin meslek kuruluşu olmak, ‘gece` düzenleyip ‘yemek` yemekten mi ibarettir? Bakın... Bu işi doğu-batı ayrımcılığına, Bursa`da doğan-doğmayan farklılığına taşıma gayreti var. Kentin ortak dokusunu, düşmanlık yaratarak paramparça etme gayreti var. Bunun altından kimse kalkamaz. Başta bu kentin Valisi, Belediye Başkanı olmak üzere, gelişimi itibariyle bu tehlikeyi kimse görmezden gelemez. Böyle sus pus oturacak, ‘yesinler birbirlerini` diye olan biteni izleyeceksek yazıklar olsun bize...
***
Bursaspor`u yönetmek bir davadır. Bir başkan ve 14 yönetim kurulu üyesi yola çıkıyor... Ve bu saydıklarımız da dava arkadaşı... Ancak gelin görün ki, arkadaşların arası, bizim tahmin edemeyeceğimiz kadar bozuk. Dünkü toplantıya girerken, 11 kişinin 21 Ağustos`ta verdikleri ‘görevden istifa` dilekçesi yürürlüğe konuluyor. Toplantı bitiyor, ‘açıklama hani` diyen gazetecilere, ‘o yapsın, bu yapsın` diyerek herkes topu birbirinin üzerine atıyor. Sonra... 2. Başkan diyor ki; Ekrem Senal`ın istifasını ve Trabzon maçının bilet fiyatlarını konuştuk. 11 istifa dilekçesi ile ilgili söyleyebileceğim de, arkadaşlar belki yeni görevlerde bulunmak isterler, onu bir hafta sonra görüşeceğiz. İçeride kıyamet kopuyor, dışarıya yansıyan belirsizlik... Keşke, baştan beri dışarıya aynı görüntüyü verebilseydiniz. Keşke bu yolda, birlikte ve kararlı yürüyebilseydiniz. Hem bu yürüyüş düşe kalka, sağa sola çarpa çarpa olacak, hem de hedef şaşırtarak, sanki bu işin sorumlusu medyaymış gibi gösterilecek. Hani, baştan beri kolkola yürüyormuşsunuz da, biz bozmuşuz gibi... Emniyete kadar intikal eden anlaşmazlık, sizin dışınızdaki herkesin eseriymiş gibi. Bu masala inananlar da var ya... En çok o dokunuyor.
*** Bülent Korkmaz`ın, yönetimdeki bu gelişmelerden ne denli rahatsız olduğunu, gazetelere yaptığı açıklamadan anlamak mümkün. G.Birliği deplasmanı öncesinde verdiği demeç, bu havanın takımı bozma ihtimali üzerinde yoğunlaşıyordu. Dışarıdan baktığı Bursa ile, sokaklarında şu an gezdiği Bursa arasında büyük fark olduğunu yakın çevresine söylediğini biliyorum. Ancak takımın havasını öyle muhafaza etmiş ve kadroyu, her türlü sıkıntıya karşın öylesine motive etmiş ki, harika bir futbola ve sonuca imza attılar. Bravo doğrusu... Bülent Hoca`ya da, o formayı sırtına giyip aslanlar gibi mücadele eden futbolculara da helal olsun. Böyle toz dumana karışmışken, önlerini göremeseler bile, güçlerinin son zerresine kadar mücadele etme duyarlılığını gösterdikleri için binlerce bravo.
Suat Paçacı-Olay Gazetesi
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 3050 kez okunmuştur.
|