Kendini Kanıtlayan Kehanet..! |
"Kendini kanıtlayan kehanet" psikolojinin önemli bir deyimidir. Korkularla yatıp kalkanların durumunu ifade eder. Korkulan şeyin başa gelmesinin, korkularla gelinen kaçınılmaz sonun bilimsel tanımıdır bu. Ama bu sonu başa getiren de, yaşamını korkular üzerine kuran kişinin ya da kişilerin bizatihi kendisidir. Korkuyla yatıp kalkan ve sürekli korkular üretenlerin istemiyor göründükleri sonu bu travmatik ruh halleriyle bizzat kendileri hazırlamış olurlar. Böylelikle korkularını kanıtlamış olurlar.
Bursaspor'umuz işte böyle bir sosyal psikoloji ile kuşatılmıştır.
Takımın geldiği aşamada bu kuşatmanın önemli bir payı vardır.
Bu kuşatmanın iki cephesinden biri "Yönetim", diğeri "Medya"dır.
("Yönetim denildiğinde başta başkan ve yönetim kurulu olmak üzere teknik direktör ve teknik kadro; medya cephesi ise Bursaspor'u yazan ve izleyen yerel basın anlaşılmalıdır.")
Yönetimler başarı için, hedefler için var olan organizasyonlardır. Korkularla yönetemezsiniz ya da yönetimi (liderliği) korkular üzerine kuramazsınız. Böyle bir yönetim çağdaş anlayış ve uygulamalarla bağdaşamaz. Maalesef Bursaspor korkuyla, korkularla yönetiliyor.
Lider, korkularını gizleyen kişidir. Ama Bursaspor yönetimi korkularını gizlemediği gibi açıkça deklare etmekten çekinmiyor.
Kırk puan hedefi böyle bir deklarasyondur.
Küçük hedeflerin rehaveti giderek takımda sendrom yaratmıştır. Bu nedenle kırk puan, hedef olmaktan çıkıp sendroma dönüşmüştür. Bu küçük hedefle yönetim, kırk yıllık çınara bonzai (bodur çınar) muamelesi yapmıştır. Bursaspor, Süper ligin "sevimli bonzaisi" olmaya itilmiştir.
Kimse, yakın geçmişin kendi kulvarındaki -görece- başarısına saplanıp kalmasın.
Bu kent gecekondu bir şehir, Bursaspor da Atıcılar Mahallesinin "Atar-yemez" takımı değildir. Kulübün önünden şöyle bir geçen insana bile statü ve prestij kazandıran bir takımın sorumluluğu teslim edilir yönetim kadrolarına.
Bursa Medyasına gelince:
Yıllardır İstanbul tecrübesi üzerinden konuştular.
Bursaspor'a ne geçmişte ne de bugün asla güvenmediler.
Onlar için Bursaspor'la maç yapmaya gelen bütün takımlar Bursaspor karşısında birer Real Madrid gibi sunuldu.
Kayseri Erciyes kadar, Konya kadar, Akçaabat Sebat vs. kadar maç günlerinin aktüel seanslarında Bursaspor onların sayfaları ve ekranlarında yer almadı.
Bursa medyası Bursasporlu futbolcular için korku tünelleri üretti. Her bir maç, takımın girdiği bir korku tüneli haline getirildi. İstanbul medyasında kendilerine zaten yer bulamayan bu gençler yerel medyanın da görmezden geldiği insanlar oldu.
Bursa medyası artık bir "özeleştiri" yapmalıdır.
Bursa medyası, İstanbul medyası karşısındaki komplekslerinden arınmalı ve şunun yanıtını öncelikle medya olarak kendileri vermelidir:
Acaba Bursaspor'da başarılı olmadığı için gönderilen onlarca futbolcu başka takımlarda neden yıldızlaşıyorlar. Ya da büyük ümitlerle alınan futbolcular Bursaspor'a gelince neden verimsizleşiyorlar?
Ve işte sizler medyanın tuzu kuru sâkinleri ve kâhinleri!...
Kendi çalıp kendi söyleyenlerin kuşatma ortamında ortaya çıkan sonuçları görmek için ille de kâhin olmaya gerek yok.
Bursaspor'a elbirliği ile yapılan korku şırıngaları kehanetinizi kanıtlamaya yetti de arttı bile...
Lütfen özeleştiri...
Bilelim ki bu büyük kentin ihtiyacı sadece kendine yakışan futbol takımı ile sınırlı değildir...
.....
"Bursa'da İstanbul Tecrübesiyle Konuşmak" başlıklı yeni makalede buluşmak üzere....
Prof.Dr.İsmail DOĞAN
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 3482 kez okunmuştur.
|