23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı |
Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, yarınlarımızın güvencesi çocuklarımıza hediye ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu alanda hem dünyada bir ilki oluşturmakta, hem de geleceğin cumhuriyet nesillerine, atamızın verdiği önemi ifade etmektedir.
Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yere sahip olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, bütün kurumlarımızda, okullarımızda ve her evde çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin kenetlenmiş ifadesini temsil etmektedir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun!
23 Nisan, 1924’te çıkarılan 112 sayılı yasa ile Ulusal Egemenlik Bayramı olarak ilan edilmiştir. Atatürk’ün isteğiyle 23 Nisan 1929 yılından beri Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Türkiye, çocuklarına bayram armağan etmiş tek ülkedir. Türkiye haricinde dünyada hiçbir ülkede çocuklara bayram armağan edilmemiştir.
Atatürk’ün, çocuğu olmasa da yüreğindeki çocuk sevgisi çok büyüktü ve tam 24 tane manevi çocuğu vardı.
Bugünde Türkiye’nin ulusal egemenliği de bütün dünya çocuklarıyla birlikte kutlanmaktadır. Bugünde yüzlerce çocuk Türkiye’nin politik ya da ekonomik ilişki kurduğu kardeş ülkelere gitme ve bu ülkelerde arkadaş edinme fırsatı bulur. Aynı şekilde yurt dışından gelen çocuklar da Türkiye’yi tanıma fırsatı bulurlar.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın birçok ülkesinden gelen çocuklar ülkemizde ağırlanacaktır. Bu yıl aşağıdaki ülkelerden misafir çocuklar ülkemizde ağırlanacaktır:
Atatürk, hayatı boyunca, hangi yaşta olursa olsunlar, sevdiklerine "çocuk" diye seslenirdi. Onun için çocuk demek sevgi demekti. O'nun çocuğu yoktu belki ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. O’nun için bütün Türk çocukları, onun öz yavruları gibiydi. Atatürk, çocukların bütün istek ve arzularını içlerinden geldiği gibi açıklamalarından çok hoşlanırdı. Son yıllarını da çok sevdiği bir çocukla geçirdi. Manevi kızı Ülkü, Atatürk'ün çocuk sevgisinin bir simgesi oldu.
Atatürk’ün gözleri her yerde çocukları arardı. O, çağdaş Türkiye'yi çocuklarda görür ve çocuklarda bulurdu. Tüm yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşır, onlarla uzun uzun konuşurdu. Vedat Demirci'nin anılarından öğrenildiğine göre; Atatürk bir gün çocuk balosuna gider. Ortalıkta bir şaşkınlık havası doğar. Küçük bir oğlan salonun orta yerinde kalır. Bu yavru hayranlıkla bir süre Atatürk'e baktıktan sonra: "Atatürk’üm, seni öpmek istiyorum" der. Ortalığa bir sessizlik dalgası yayılır. Bu derin sessizliği Atatürk'ün sesi bozar "Öyleyse, gel öp" der. Çocuk koşarak Atatürk'ün boynuna sarılır. O sırada diğer çocuklar da: "Biz de.. Biz de.." diye bağırırlar. Böylece tüm çocuklar Ata'yı doya doya öperler. Bu görüntü çoğu kişiyi ağlatır. Büyük Atatürk de ağlar. Türk çocuklarının bu engin sevgisi karşısında, sevinç gözyaşlarını dökerek ağlar. O gün çevresindekilere gururla; ‘İşte benim kuşaklarım!" der.
Atatürk çocuğun önemini her ortamda vurgulayarak, çocuklara yönelik hizmetlerde rehberlik yapmayı sürdürmüştür. 17 Ekim 1922 yılında Bursa’da kendini karşılayan çocuklara aşağıdaki şekilde seslenerek nasıl bir gençlik istediğini belirtmiştir:
‘Küçük hanımlar, küçük beyler Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.’ (Atatürk Albümü-1992)
Bursaspor.net
 Facebook'ta paylaş
Bu haber 2472 kez okunmuştur.
|